Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Derrida'yı Anlamak..

Resim
Derrida'yı Anlamak ne mükemmel bir duygu olmalı ki her kavramı kaybediyor  insan , hatta  Özgür iradenin olmadığını ölesiye savunan Spinoza dan bile kurtulabiliyor. Spinozanın nedensellik bağına ne kadar tutunabilirsinki yaşamda ilerlemek adına bir yerde tıkanma başlayacaktı. ama Derrida Nedenselligin ne olduğunu sorgulamaya başladığında Spinoza derridanın gölgesine düşecekti. Özgür irade bir problem bu problemi ilk Ciddi manada sorgulayan Spinoza fakat Spinozayı sorgulayan Derrida..açık kart oynayıp açıkça spinozaya meydan okumuyor.. o aklın ötesinden oynuyor kartlarını..Spinozaya ulaşmak onun için imkansız böyle bir derdi yok anlamı öyle derinden eleştiriyorki,  eleştiri anlamını yitiriyor...

Teknolojik Barbarlık ve Aydınlanma Alanı..

Resim
İlk çağlarda insanlar demiri kullanarak kendilerini savunma aletleri yapmışlar. Sonra bu savunma aletleri saldırı aletlerine dönüşmüş , saldırı aletleri gelistirilmiş, kimin saldırı aletleri daha iyi ise savaşı genelde kazanan taraf olmuştur. İnsanlar savaşma iç güdüsünü doğadan öğrenmislerdir. Doğada olan savaş zayıfın doğal şartlarda yok olması insanı zayıfın yok olmasını yavaşlatacak nedenler aramaya itmiş , bilmeyi ve bilgiyi icat etmiş,  ezici doğanın karşısında doğanın karşısına insan icadı bilgiyi koyarak Kendine savaş aleti dışında koruma alanı olarak bilimi icat etmiştir. Bilimi geliştiren insan sonunda geliştirdiği bilimin esaretine düşmüş ve teknoloji canavarını yaratmıştır , teknolojinin yaratılmasında asıl amaç ilkel insanların amacı olan kendini koruma iç güdüsüdür...bu iç güdünün gelismesi için sistemli bir şekilde modernite adı altında olmuştur. Ta ki bilimin mekanik olmayan yönü gelişmeyi sorgulamaya başlayıncaya kadar...  yoğun bir şekilde süren gelişen bilim...

Bitki ve İnsan

Resim
İnsan Bir yerde mutsuzsa bu huzursuzluk senden değil çevrendendir. İnsan bir fidan  gibidir doğru zamanda doğru toprağını bulamazsa yeterli sevgiyi sıcaklığı alamazsa çiçek açmıyacak yeşeremiyecektir. Zamanla  Solup gidecektir.  İnsan sevgi ile mekan ile  uyumlu değilse zarar görecektir. 

Kötülük problemi

Resim
Kötülük nedir sorusuna ilk çağlardan beri yanıt aranmaktadır. Kötülüğün zıddına ulaşmaya çalışarak iyiye güzele ulaşmaya çalışarak kötülüğün ne olacağı tahmin edilmektedir. İyilik bir başkasına mutluluk vermekse Kötülük bir başkasına  acı  vermek olarak  tanımlanabilirmi? Eğer böyle ise kime iyi diyebiliriz hastanede iğne yapan hemşire acı verdiğinde o da kötülüğün bir parçası olmazmı ? Yada bir doktor ilaç verdiğinde belli bir müddet sonra verilen ilacın zararları ortaya çıktığında o da kötülükmü yapmış olacak veya birine hapis cezası veren Yargıç acı verdiği için kötülük yapmış olurmu iyilik denen şey haz mutluluk vermek ise acı kötülüğün bir parçası ise nasıl ayırabiliriz mutluluk veren acıyı mutsuzluk veren acıdan, ölüm mesela acı veren bir şeydir o zaman doğa geride kalanlara kötülük yapmış olmazmı ? Ve ya doğa kötülük yapan birini aldığında iyi olabilirmi ?Doğanın bir parçası olan bizim  Kendimizi iyi olmaya zorlaması ve ya kötü olmaya zorlaması düşünülebilirmi...

Zamanı Vurmak...

Resim
Hayattan o kadar korkmuştuki insan gördüğünde patisi'ni yüzüne kapatır yanağını ensesine doğru yatırırdı. Patisinin arasından gözüyle etrafı izler insanlar geçtimi patisini indirir dilini dışarı çıkarır rahat nefes alırdı. Bu korku bu ödleklik ona zamanın armağanıydı aslında , zaman onu kendisinden uzaklaştırmıştı. Çünkü zaman anlatıldığı gibi masum değildi. O zehrini gizleyen bir şeydi, saatlere gizlemişti zehrini akrep ile yelkovanın sesine..Zamanın masum olmadığını korku gözlerime çöktüğünde anladım ve zamanın ,zamana vurarak çıkardığı o ses üstüne düşündüm. Ürperiyordum.. Canım acıyordu ve ruhum, dışlanmıs bir köpeğin gözleri ile bakıyordum doğaya ve doğanın bir parçası olan kendime belkide doğanın kendi ile olan kavgasıydı bu , hislerini böyle kusuyordu. Avuçlarına , yine zamana döndüm asıl sorunum zamanla galiba, sahteciliği gerçek gibi oynayan zaman sana kırgınım ama sana kırılmak için yine sana ihtiyacım var ne ne yazık.. Ölmek için ölüme yaşamak için hayata ve en çok sa...

My Opposition Denial..

My Opposition Denial We know everything through its opposites. This dualist view has been engraved in our minds for centuries, perhaps even millennia. Yes, it is true that we can know many things through contrast, good to understand evil, wrong to understand right, ugly to understand beauty. Why has this concept of contrast not been resolved from ancient philosophers to modern philosophers and even contemporary philosophers? Because in order to know something, you had to be outside of that thing, and when we were outside of that thing, we could not know that thing, this is where the paradox began. The unknown of things fascinated people, that's why concepts were constantly undermined. For example, if a definition of society was made, the philosopher who made the definition had to know about the undefined. Is this possible! The answer to a thing could not be given without that thing. Once it turned into that thing, it was not possible to be anything else. When the being died, it wou...

Zıdlığın Reddi..

Resim
Her şeyi zıtlığı ile biliriz bu dualist görüş asırlardır belkide bin yıllardır aklımıza kazındı. Evet doğru bir çok şeyi zıtlıkla bilebiliriz, kötü'yü anlamak için iyi'yi , doğruyu anlamak için yanlışı, güzeli anlamak için Çirkini İlk çağ felsefecilerinden modern çağ felsefecilerine hatta çağdaş felsefecilere kadar bu zıtlık kavramı çözümlenemedi neden? Çünkü bir şeyi bilmek için o şeyin dışında olmak gerekirdi ve o şeyin dışında olduğumuzda o şeyi bilemezdik paradoks burada başlıyordu. Şeylerin bilinmezliği insanı büyülüyordu onun içindirki kavramların sürekli altı oyuluyordu. Mesela bir toplum tanımı yapılsa, tanımı yapan filozof tanımsızlığı bilmek zorundaydı. Bu mümkünmü! Bir Şeyin cecabı o şey olmadan verilemezdi. O şeye dönüştüğünde ise ondan başka şey olmak mümkün değildi..varlık öldüğünde toprağa dönüşecek ve bu formdan bir daha çıkamayacaktı. O halde toprağı anlatmak yüzeyseldi.. bir kuyunun dibini görmeden dibini anlatmak gibi bir şey..fakat öyle bir şey varki Zıttını...

Bir Garip Yol Metaforu..

Resim
Araba yolları ve yaya kaldırımları neden bu kadar iç iç'e insanı korkutuyor değilmi ? Yol ve yoldan 20 santim yüksek kaldırım, yol'a adım attığında bir ezilme korkusu ile yaşarsın. Acaba arkamdan biri geliyormu diye düşünmezmi insan ve bunu her gün defalarca düşünmezmi ezilme korkusu..hiç tahmin etmediğimiz farkındalık değilmi bu? nasıl  fark ettik.. Kaldırıma çıktığında yani yukarıya çıktığında , kendini emniyette hissetmek ve bunu hergün yapmak, beyin bunu yapmak için artık komut beklemiyor bilinç altı ezilme ve ezilmemek için yükseğe çıkma düşüncesi ta çocukluktan kazınıyor bilinç altımıza işte hayat Halbuki yayaların girdiği yollara araçlar. Girmese belkide ezilme ve yüksekte olma hissini bu kadar bilemeyecektik.. alıştık galiba... Bir yoldan ne kadar çok şey çıkardın diyeceksin..  öyle değil işte bir yol benden ne kadar çok şey çıkardı..cesaretmi , korkumu ,kararsızlıkmı..? Yaşamın iki yönü ezilmek ve ezilmemek durumu...çoçukluktan gelen bir alışkanlık sadece, ben' de ...

Tanrı'yı Bulmak..

Resim
Bir hikayede Tanrının heyecanla Anlattığı bir karakter olduğunu Fark ettiğinde, zaman durur ve sen kitabın içinde başını çevirip, Tanrının gözlerine bakarsın..

Bazı..

Resim
İki bakış arası, Bir kaçış acısı... Kendinden, Kendine Bazı...

Öğrenilmiş Çaresizlik

Öğrenilmiş Çaresizlik