Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Buz Dağına Yürümek..

Resim
Nihayet, buz dağının dibine gelmiştim. Çocukken, ahşaptan yapılma o köy evinde akşamları, eski bir masanın etrafına toplanır, annemi izlerdik, kaynar tencereye daldırdığı  kepçeyi, sırayla taslara gezdirir dumanı tüten mercimek çorbasını izlerdik, sonra babam elinde tuttuğu limonu çorbaların üzerine sıkardı. Bir yandan radyo çalardı güzel günlerdi. Babam eli ile gürleyen sobayı işaret eder, ateş her şeyi eritir derdi. Sonra, birden arkasında ki pencereden gözüken buz dağını gösterir. Bir gün o buz dağına çıkacağım derdi. Ben, dünyayı!  iki kere 360 derece gören gözlerimle saatlerce buz dağını izlerdim, ne de olsa babamın hayaliydi ve bir müddet sonra onun hayali benim hayalim olmuştu. Çok karlar yağdı. Çok yağmurlar tıkırdatı pencereye.  Herşey bir hayaldi etrafıma baktığımda kimse kalmamıştı. Yalnızlığın ve sessizliğin içinde bulmuştum kendimi.  Bir gün dedim ki!  babam bu buz dağına çıkamadı ben çıkayım... İşte buradayım. Buz dağına tırmanıyordum her şeyi deri...

Dinle...

Resim
Bazen, ben de herkes gibi ağır duygular yaşıyorum. Sevmiyorum bu huyumu çok ağır sevişiyorum kendimle, tadı olmuyor, limoni tereddütler içinde, pekmezimsi bir tat işte! neden böyle bilmiyorum çokta lazım değil, önemsediğim falan yok aslında, sırf sen fısıldadın diye ne duymadım kendimden diyorum. Öyle ihtiraslı sevişiyorum ki kendimle çok ağlıyorum bazen. Aldığım zevkler çok sertler.... Güzel bir gün, güneşli mavi yeşil bütün renkler var içimde..görüyormusun siyah bile! Simsiyah, bile var. Etrafımda çember şeklinde dans eden ruhlar, sadece çığlık sesleri.. çok yorgunum, bu ara 45'lik bir plak koydum pikabın iğnesi bozuk biraz cızırtılı çalıyor olsun sonuçta bütün teller kopmuyormu bütün iğneler bozulmuyormu? bak çöp kutusuna aşk iğneleri ile dolu. İnsana gülüyorum, bir şey olmak uğruna bir şey olamıyor. Çok fazla seviştim kendimle bugün. Zaman geçmiş fark etmemişim vakit gecenin yarığı olmuş. Biraz da sus.. can damlıyor...

Donuk Donuk...

Resim
Bazen onları, hayallerimi yani, serbest bırakıyorum. Değer vermek ve yaratmak gibi, geri dönüşü olmayan bir hata, yoruluyorlar, hayallerim yani. Öyle rafta duran küçük maket oyuncaklar gibi bekliyorlar, yüzlerinde ki son ifade ile sonra birbirlerine bakıyorlar, aylak aylak ve içlerindeki boşlukta zihinlerini kendileri yaratıyorlar. Zihinleri sahte değilse, akıl üretip eylem yapıyorlar. İzliyorum. Hayallerimi yani ve sonra Ben de zihnimi yaratıyorum! karakterlerle konuşmak mı? onlar sadece izler.Bir hayali yeterince ilgi ile tasarlayamazsan hikayenin bir köşesinde donar kalır. Öylece bakar, donuk donuk...olmak yada olmamak Shekspir in dediği gibi ya olursun ya olmazsın, ya görünürsün ya görünmezsin ikisinde de bir ortak nokta vardır, tercih..çok saçma! Nedir saçma olan zihnin düzensizliğimi yoksa harflerin gelişi güzel söylenişimi..hayalerim demiştim donuk donuk bakıyorlar. Ne yapsam ısıtamadım. Oysa havalar o kadar sıcaktı ki! Bu sıcaklık başka bir şey galiba...ateş gibi bir şey mi ?...

Cırtttt

Resim
~ Rica etsem şunu bana verirmisiniz? ~ bunu mu,  ~ Evet Evet onu  ~ tabiki  ~ lütfen  ~buyurun efendim  ~ size hizmet etmek benim için büyük zevk  ~ ah çok naziksiniz ?  O kadar fazla gerilmiştim ki, bu beslenme tarzı kimyama uygun değildi bir şeyler olacaktı ürperiyordum zaman zaman biri sağımdan biri solundan çekiyordu ben sadece sıradandım. Elementim sıradan basit ucuz bir şeydi benden bana ait olmayan bir element gibi olmam bekleniyordu, demirden altın olması yada kağıttan mika olması gibi bir şeydi...cırtttttt ~ Bana rica falan etme, yılansın ~ al lan öküz gibi bakma ~ ne salak şey  ~ Şuna bak nasıl da kasılıyor ~ Kırılıcan kibarlıktan orospu seni  ~ nefret ediyorum ama ne yapayım ~ şeytan diyor kafasından aşağı pastayı yapışıtır. ~bir daha buraya gelmiyeğim nasıl pis baktığını hissediyorum.  Sabahın 07.00'si  Sokakta kendi halinde, bir köşede sigara içen bir adam...gelene geçen gölgelere soruyor... ~Buralarda Bir terzi dükkan...

Bir Yerden Tanıyorum Sizi

Resim
Tanıyor olabilir misin beni, ben tanımıyorum, bir yerden çıkaracak gibi bakıyorsunuz ruhuma, bir yerlerde rastladınız her halde yoksa bu kadar tesirli işlemezdiniz. İnce ince dişlemezdiniz. Beynimi! Tanıyorsunuz galiba, ben tanımıyorum henüz, siz bir yalancımısınız ? Ben bilmiyorum kararsızım, keşke sizinle hiç karşılaşmasaydım ama biliyorum bu mümkün değildi. Eylem yasası gereği...olasılıkları hesaplamanın ne anlamı var ki, olacak olmuş zaten. Daha önceden ,çok önceden, önceden de önceden siz biliyor olabilirsiniz, ben bilmiyorum henüz, olasılıklar. Kaç yol olabilir ki ? Tanıyorsunuz beni yoksa öyle sersem sersem bakmazdınız içinize..ben tanıyamıyorum sizi, siz hep burada mı beklediniz beni...

Sivrice..

Resim
Şimdi başlasam, ne zaman bitecek bilmiyorum! Hep erteleme erezyonu içimde, döküm döküm dökülüyor, bir başlasam, sonu gelir diyorum. Sonra, ya yalansa, ya kandırıyorsam beni, ya güven ölmüşse, iki benlik, kavga ediyor sürekli içimde, izliyorum. biri melek biri şeytan bir yanım şeytan'dan yana bir yanım melek'ten, kavga etmiyorlar, belki de kararsızım, karar icat edildiğinden beri. Kalbimin tam orta yerinde, çakmak taşı gibi ufak ufak kıvılcım alıyor umudun nefesi.. bir başlasam diyorum! seni içime çekmeye belki de, farklı bir dünya gizli, açığa vurduğun her an da, belki de görünürde gizleniyor huzur. Hep böyle bir zaman çölünün ortasında akrepler tarafından yelkovanlanıyorum. Sivrice...

Zihnimin Uyumsuz Evreni

Resim
Anka kuşu gibi, kendimi yeniden yaratmak! bu aralar, adım attıkça kendimden uzaklaşıyorum. Adım attıkça kendime yakınlaşıyorum. Bir koşturmaca sürüp gidiyor, asıl ruhumla, gölge ruhum arasında. Duvarda ki saate bakıyorum zaman kendisi ile kavgalı, yelkovan ve akrep yer değiştirmiş. Tıpkı hayallerim gibi olması gerekenle olan aynı an da değil, bir boşluk baktıkça derinleşiyor. Baktıkça daha derinleşiyor. Derinleşiyor derinleşiyor... aklımın boşlukta sarkaça dönüştüğünü hissediyorum. Karanlık sürekli katmanlaşıyor, bir tutku bu, buz gibi çözülüyor hayat!  Elinden tuttuğum o çocuk, hadi bir iki adım daha yürü diyorum yakasından çekiştiyorum. Omuzundan itiyorum mızmız öyle duruyor başını çevirip gözlerini gözlerime çiviliyor titriyorum. Kaçıyorum, korkuyorum. Ne zamandır buradayım bilmiyorum ne zaman bıraktım elimi.. derinleşiyor delirmek, zihnimin uyumsuz evreninde...