Kadıköy taraflarına gittim geçenlerde yönetmen bir arkadışımla, orada mehşur bir cafe varmiş, yeldeğirmeninde küflü kafe mi tüflü kafemi ne! ... bunca yıllık İstanbullu olmama rağmen gözümden kaçmış burayı fark edememişim. Ne bileyim sokağa girdiğimizde bizim semtin sokaklarına benziyordu, bizim sokaklar denizi görmüyor orası uzaktanda olsa denizi görüyordu. Bir kafede oturalım bir şeyler içelim dedim. Sıradan sokak arası kafe gördük oraya oturmak istedik nereden bilelim deniz görüyormuş kıyısından köşesinden sadece çay kahve içecek ve bir başka yönetmenle sohbet edip gidecektik. Kafeye yaklaştığımızda, birden irkildik ne oluyor dedik üstümüze başımıza kafenin sundurmasından küfler döküldü battı elbiselerimiz ne oluyor dedim martılar küfmü biriktirmiş diye düşündüm, ama entresan birseydi küf sadece bizim üzerimize dökülmüştü kafede duran çakma badigarda benzeyen kravatsız müdür ve yaverlerinin üzerine küf dökülmüyordu. Sonra dedik böyle pis pis olmaz içerde...
Yorumlar
Yorum Gönder