Teolog , Psikolog Sn.Abdulsamet Şentürk " İran Bender limanı üzerine stratejik değerlendirme "



BENDER ABBAS PATLAMASI: KAZA MI, SABOTAJ MI?

İran’ın stratejik noktalarından biri olan Bender Abbas Limanı'nda 26 Nisan 2025’te meydana gelen şiddetli patlama, bölgesel dengeler açısından hafife alınamayacak bir gelişmeye işaret ediyor. Yaklaşık bir hafta önce Horasan Rezavi ve Sistan Beluçistan eyaletlerini ziyaretim esnasında bulunduğum Bender Abbas şehrinde yaşanan bu meşum hadise bizlere ne anlatıyor olabilir? 

Patlama, İran Devrim Muhafızları'nın Deniz Kuvvetleri’ne ait büyük bir mühimmat ve silah deposunun hemen yakınında yaşandı. Bölgeden gelen ilk görüntüler ve hasarın boyutu, sıradan bir kaza yaşanmadığını, son derece profesyonel bir hedefleme ile gerçekleştirilen bir sabotajın söz konusu olduğunu fikrini güçlendiriyor. İran yetkililerinin olayı teknik bir arıza veya yangın gibi göstermeye çalışması, olayın ciddiyetini azaltmaktan çok güvenlik açıklarını gizlemeye yönelik bir strateji izlediklerini düşündürüyor.

Olayın zamanlaması, daha derin jeopolitik hesapların iş başında olduğunu gösteriyor. Patlama, İran ile ABD arasında Umman'da devam eden nükleer anlaşma müzakerelerinin tam da kritik bir aşamasına denk geldi. Bu müzakerelerde ABD, İran'ın balistik füze programı ve bölgedeki vekil milis ağları üzerindeki etkisini sınırlamaya çalışırken; İran, yaptırımların kaldırılması için güçlü bir müzakere kartı oynamaya çalışıyor. Bu süreçte yaşanan Bender Abbas patlaması, İran’ı ekonomik ve askeri olarak zayıflatacak bir etki yaratarak müzakere masasında elini zayıflatma amacı taşıyor olabilir. İran’lı uzmanlar teyakkuza geçmeli!

Burada iki güçlü senaryo öne çıkıyor. Birinci ihtimal, ABD'nin İran üzerindeki baskıyı artırmak ve daha fazla taviz verdirmek için dolaylı askeri baskıya izin vermesidir. İran’ın en önemli ticari ve askeri limanlarından birinde yaşanan bu tür bir felaket, sadece Devrim Muhafızları'nın lojistik kapasitesini değil, aynı zamanda İran ekonomisinin dış dünya ile olan bağlantılarını da sekteye uğratarak, ülkeyi müzakerelerde daha esnek olmaya zorlayabilir. İkinci güçlü ihtimal ise, İsrail’in, ABD ile İran arasında olası bir uzlaşmayı sabote etmek amacıyla bağımsız bir şekilde hareket etmiş olmasıdır. Nitekim İsrail’in Lübnan ve Suriye’de izlediği savaş yanlısı politikaları, 7 Ekim hadiselerini bölgeye yaymak istediğini gösteriyor. İsrail geçmişte de benzer durumlarda İran’a yönelik sabotajlar, suikastlar ve siber saldırılarla nükleer anlaşma girişimlerini baltalamıştır. Bu saldırının taşıdığı imza ve operasyonel tarz, İsrail’in klasik önleyici darbe doktriniyle birebir örtüşmektedir.

İran açısından bakıldığında, Bender Abbas patlaması kısa vadede önemli sonuçlar doğurmuştur. Ticari faaliyetlerin kesintiye uğraması, askeri mühimmatın kaybı ve güvenlik açıklarının ifşa olması, iç kamuoyunda rejime yönelik güveni sarsabilecek gelişmelerdir. Ayrıca patlamanın yaşandığı yerin Sünni ağırlıklı olması da seçimin bilinçli yapıldığını ima ediyor. Uzun vadede ise İran’ın Körfez’deki askeri ve diplomatik projeksiyon kabiliyeti zayıflayabilir. Devrim Muhafızları'nın yurt dışındaki faaliyetleri, özellikle Yemen, Irak ve Suriye’deki etkisi, yeni bir savunma ve güvenlik yapılanmasını zorunlu kılacak şekilde baskı altına girebilir. Aynı zamanda İran’ın müzakere pozisyonu da zayıflayarak, ABD karşısında daha az direnç göstermek zorunda kalabilir.

Patlama, sadece İran’ın askeri gücüne indirilen bir darbe değil, aynı zamanda Tahran’ın uluslararası sahadaki prestijini de hedef alan bir hamledir. Bir limanda bu ölçekte bir güvenlik açığının ortaya çıkması, bölgedeki diğer ülkeler açısından da İran’a yönelik güvenlik endişelerini artırabilir. Bu durum, Körfez ülkelerinin ABD ile güvenlik iş birliğini derinleştirme motivasyonlarını da tetikleyebilir.

Sonuç olarak, Bender Abbas’ta yaşanan bu patlama, sıradan bir endüstriyel kaza olarak geçiştirilemeyecek kadar büyük bir jeopolitik etkidir. İsrail'in İran’a yönelik önleyici müdahale doktrini, İran-ABD müzakerelerinin kırılgan doğası ve bölgedeki dengelerin hassas yapısı düşünüldüğünde, bu saldırının hem İran’ın iç politikasında hem de bölgesel güvenlik mimarisinde kalıcı etkiler yaratacağı açıktır. Önümüzdeki haftalarda İran’ın vereceği cevaplar ve müzakerelerin seyri, sadece Körfez’i değil, küresel enerji piyasalarını ve dünya politikasını da doğrudan etkileyecek gelişmelere kapı aralayabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadıköy Yeldeğirmeninde Küflü kafenin, Küflü Müdürüne

Gölgelerin kalpleri...

Uçurtma...