Fotoğraf

Sessiz bir şehirdeydi, Aleksandra etrafındaki herşey ruhunda eskimiş bir fotoğrafı andırıyordu. Avuçlarını elbisesinin cebine soktu. Eni bir iki metre olan sokaklardan sessizce yürüyordu, iki katlı dertden çürümüş, boyaları damlayan evlerden gelen saatlerin vurma sesleriydi tek hareket eden, burada zaman tersine işler gibiydi, ir müddet saat seslerini dinledi durduğu yerde. Bir yandan hareket etmek istiyordu. Bu durgun fotoğrafın içinden çıkmalıydı. Ruhuna alışmaktan korkmuştu sessizliğin evlerin pencerelerinden sarkan yarısı solmuş sarmaşık tarzı çiçeklere baktı. İçlerinden bir tanesinden bir parça kopardı kokladı bir can belirtisi aradı.. kokusuzdu. Aleksandranın telefonu çaldı. Cebindeki telefonu çıkarıp kim olduğuna baktı. Arayanın ismi belli değildi gizli bir numaradan geliyordu çağrı, telefonu açtı alo dedi. Karşıdaki adam. Neredesin Aleksandra dedi.
Aleksandra siz kimsiniz. Dedi karşıdaki adam neredesin Aleksandra dedi tekrar. Kısık bir ses tonuyla buradayım dedi. Adam tekrar sordu neredesin Aleksandra. 
Bir müddet suskuluğa gömüldü Aleksandra sonra arkasına doğru baktı sarmaşık çiçeklere vuran rüzgarı izledi bir müddet. Durmamalıyım yürümeliyim dedi. Bu fotoğraftan çıkmalıyım dedi. Nefesi göğüs kafesini indirip kaldırıyor soğuk kar taneleri göğsününn üzerine düşüyordu. Onu bu fotografın bir parçası yapmak istiyordu hayat saatine baktı saati durmuştu. Kolundaki saati çıkarıp fırlatıp attı. Yürümeye devam etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadıköy Yeldeğirmeninde Küflü kafenin, Küflü Müdürüne

Gölgelerin kalpleri...

Uçurtma...