Yarattığım karakterler




Bazen, Adımlarını çok uç noktalar da atarsın, sağın ve solun derin uçurumlara bakar. Kıpırdamanın hiç bir anlam ifade edemiyeceği noktalar vardır. Bazen, boş boş, bazen derin derin bakarsın. Bir savurgan trajedinin içine. Uç noktalar da hayat anlamlı, heyacanlı, tatminkar olur yaşadığını anlarsın. Sıradanlığın kendini tekrarlayan rabotsu kimliğinden kurtulursun. Trajedi de hep aynı karaktere bürünürsün yada bir şeylere bürünürsen o karakter olursun. Kimseye dert anlatmak zorunda da değilsin! belkide, belki anlatmanın anlamını hissetmek için yaşıyor nefes alıyorsun. Saat gecenin üç'ü zamanın bağımlılık yapan sersemliğinden kurtulma derdindeyim belki de, zaman ben'den kurtulmak için çırpınıyor. Aşağıya bakıyorum uçuruma yani gözlerine, gece yarısı arabalarının korna sesleri bölüyor zamanımı her seferinde uyandırıyor beni titrek bir uykunun içinden, Neden ? Çünkü iş birlikçi, herşey, aynaya bakıyorum yüzümün gülümsediğini görüyorum ama durun bir dakika içinde his yok. Yoklar olmazlar şehrindeyim kırık dökük bir odada kapısı var penceresi yok, suyu var elektiriği yok, mum yanıyor, mumun etrafı belli belirsiz karanlığa küsmüş  cılız, aydınlık savaş durumun da gözlerim. Ne kadar unutabilirim diye düşünüyorum. Unutulmayan düşünceleri. Bir tür trajedi işte biraz romantik biraz kaotik. Yarattığım karakterler beni oynamıyor o kadar gerçekcilerki hayal olduğumun farkında bile değilim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadıköy Yeldeğirmeninde Küflü kafenin, Küflü Müdürüne

Gölgelerin kalpleri...

Uçurtma...