Sonra fark etti ki, zamanın için de biraz fazla yer kaplamıştı. Kendine ait olandan daha fazlasına süzülüvermişti. Başkalarının kontrol edemediği zamanlara göz dikmişti. Müthiş bir zaman kargaşası içinde, mağrur bakan, gökyüzünün maviliğine kanatları ile vuran beyaz bir güvercinin kanatlarındaki bilinmeyene uçmak telaşıydı belki, olması ihtimaldi tabii ki ama olabilmemesi de başka bir ihtimal, biraz şüpheli biraz kaygılı, biraz içinden dökülen kuruntu, zamandan çalabildiğini düşündü oysa çok tatlı bir hırsızdı. Zaman kapıyı açık bırakmıştı. O bunun göğüs kafesini zıplatan, kabartan bir hırsızlık meselesi değil, bir tür göz yumma olduğunu anladığında, gagasının altında parıldayan pembemsi dudağı büzüştü. Korktu. Kanatlarından dökülen tüylere bakıyordu...