Hayat git gide anlamsızlaşıyordu, herşey anlamını yitiriyordu. içinde olduğum çarpılmış zamanında ardarda attığım o yalnızlık çığlıklarını, kimse duymuyordu. Parmak uçlarımdan girmiş beynime doğru tırmanan sıtma titremesinin benzeri bir tür ruh titremesi saımıştı. Beni, çok yalnızdım. Paçlarıma kadar çaresizlik içindeydim, hatta o kadar çaresizdimki, umudun aklımdam çıkmayacak kadar baskılandığı bir tür haleti ruhiye, bıkkınlık ve yeniden başlama heyecanı böyle bir mesel benim ki, o beni anlıyordu, gözlerinden biliyordum. Ama ya öteki, Anlamak hissinden bir haberdi. Bu dünyada anlamak hissinden kendisine düşen payın nerede olduğundan haberi yoktu ve arastırma gereği bile duymuyordu. Ama öbürü öyle değildi anlamak için elinden geleni yapıyor. anlama hissinin her notasını çözümleme gayreti içindeydi. İzliyordum. Tutsaklığa benzeyen bir hal içinde bekliyordum. İçinde olduğum boşluklar arasında bir koşturmaca içindeydim. Her boşluk başka bir boşluğun ya başı ya sonuydu. Sonra bir anda kame...